31 yıldır soruyoruz: Hüseyin Taşkaya nerede?
Devletler, insan haklarını koruma, bu haklara saygı
duyulmasını sağlama ve hakların hayata geçirildiği bir ortamı temin etmekle
yükümlüdür. Ancak Türkiye’de devlet, yurttaşa karşı hukuki ve
siyasi yükümlülüklerini yerine getirmeyi reddetmektedir. İktidarlar, hesap
verebilen, hukukun üstünlüğünü esas alan yönetimler yerine kendi otoritelerini
güçlendiren bir anlayışı benimsemektedir. Bunun sonucunda ise hak ihlaline uğrayanlar, inkar ve cezasızlık
politikalarıyla karşı karşıya kalmaktadır.
1028. haftamızda,
bu politikaların bir sonucu olarak 31 yıldır akıbeti karanlıkta bırakılan ve
failleri cezasızlıkla korunan Hüseyin Taşkaya dosyasını bir kez daha kamuoyu
ile paylaşıyoruz.
42 yaşındaki 4 çocuk babası Hüseyin Taşkaya, Siverek’te
yaşıyor ve müteahhitlik yapıyordu. 90’lı yıllarda, tamamen Bucak Aşireti’nin
hakimiyetinde olan Siverek’te ağır hak ihlalleri yaşanıyordu. Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından
hazırlanan 13.08.1997 tarihli Susurluk Raporu'nda, güvenlik güçlerinin
bölgedeki operasyonları tamamen Bucak Aşireti’ne devretme eğiliminde olduğu ve
aşiretin silahlı mensuplarının "devlet içinde devlet" görünümünde
oldukları belirtilmişti.
Yaşanan
ihlalleri eleştiren Hüseyin Taşkaya, hem güvenlik güçlerinin hem de Bucak
Aşireti’nin hedefi haline geldi. Baskı ve
tehditlerin yoğunlaşması üzerine ailesini İstanbul’a taşıdı. Kendisi de
işlerini toparlamak amacıyla amcasının evinde kalmaya başladı. 6 Aralık 1993
tarihinde, amcasının Siverek / Bağlar Mahallesi’ndeki evine 30 araçlık bir
konvoyla gelen askerler, polisler ve Bucak aşiretine mensup korucular Hüseyin
Taşkaya’yı gözaltına aldı. Onu askeri araca bindirerek götürdü.
Ailesi, Hüseyin Taşkaya’yı sormak için jandarmaya, emniyete, savcılığa ve valiliğe başvurdu. Askeri yetkililer gözaltından kısa bir süre sonra Taşkaya’nın polise teslim edildiğini iddia etti. Emniyet ise “Bizde yok, Sedat Bucak’a sorun” diyerek sorumluluktan kaçındı. Dönemin DYP milletvekili, aşiret reisi ve korucubaşı Sedat Bucak, “Bizim ekip almış fakat devlete teslim etmiş; bundan sonra haberimiz yoktur, devlet biliyor.” dedi. Ailenin tüm girişimleri sonuçsuz kaldı, Hüseyin Taşkaya’dan bir daha haber alınamadı.
Siverek Cumhuriyet Başsavcılığı, olayın soruşturulması ve suçluların cezalandırılması
yönündeki görevini yerine getirmedi. Hüseyin Taşkaya’nın akrabalarının ve bütün
mahallelinin tanıklığında gözaltına
alınmasını “ailenin soyut iddiası” olarak değerlendirdi ve dosya takipsizlik
kararı verilerek kapatıldı.
Gözaltında kaybedilişinin 31.yılında bir kez daha
hatırlatıyoruz: Hüseyin Taşkaya’nın gözaltına alındığı kayıtlara geçirilmedi.
Bugüne kadar akıbeti ve nerede olduğu konusunda hiçbir bilgi verilmedi.
Taşkaya’yı kaybedenlere suçlarını gizleme, izlerini örtme ve sorumluluktan
kaçma imkanı tanındı.
1028.haftamızda bir kez daha yargı makamlarına
sesleniyoruz: Hüseyin Taşkaya’nın
gözaltında kaybedilmesi ile ilgili gerçeği ortaya çıkarmak, suçtan sorumlu kişi
ve kuruluşları tespit etmek ve cezalandırmak sizlerin görevidir. Bu görevinizi
yerine getirin.
Kaç yıl geçerse geçsin, Hüseyin Taşkaya ve tüm kayıplarımız için adalet
istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda
olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.
Cumartesi Anneleri
İnsan Hakları
Derneği İstanbul Şubesi
Gözaltında
Kayıplara karşı Komisyon