Bahri Kağanaslan’ın 30 Yıldır Karanlıkta Bırakılan Akıbeti Açıklansın
1022. Kez hakikat ve adalet talebiyle buluştuk.
1022.haftamızda iktidardan iktidara devredilen şiddete dayalı
politikaların yarattığı ağır hak ihlalleriyle yüzleşilmesi, hesaplaşılması
çağrımızı yineliyoruz.
Kayıp yakınlarının meşru taleplerinin karşılanmasının Türkiye’nin demokratikleşmesi, ihlalci rejimin
yerini hukukun üstünlüğüne ve insan
haklarına dayanan bir rejime bırakması
ile mümkün olacağının altını çiziyoruz.
Bu güne
kadar uygulanan sorunları şiddet yoluyla bastırarak yok etme yöntemi sonuç
vermediği gibi ülkeyi demokrasiden, hukukun üstünlüğünden, huzur ve refahtan da
uzaklaştırdı.
Bu yüzden
toplumun bütün kesimlerinin huzuru ve refahı için çatışmacı ortamın kalıcı bir
barış ortamına dönüşmesine ihtiyacımız var.
Barış için
bir fırsat olasılığından söz edildiği bugünlerde geçmişin hatalarından ders
alarak bu fırsatı değerlendirmek, çoğulcu,
özgürlükçü ve eşitlikçi bir anlayışla barış sürecini ilerletmek hepimizin
sorumluluğudur.
Kürt meselesinin bir insan hakları meselesi, demokrasi meselesi
olduğunu, onu yok sayarak demokratikleşmenin mümkün olmayacağını şimdi her
zamankinden daha yüksek sesle dillendirmeliyiz.
1022.haftamızda şiddet siyasetinin yarattığı hukuksuzluk ortamında
kaybedilen Bahri Kağanaslan dosyasını kamuoyu ile paylaşıyoruz.
Bahri Kağanaslan Diyarbakır merkeze bağlı Baroğlu Köyü’nde
yaşıyordu. Kağanaslan Ailesi ve köylüler üzerinde ağır bir koruculaştırma
baskısı vardı.
29 Ekim 1993 tarihinde gece saat 01.30-02.00 civarında Kağanaslan Ailesi’nin kapısı çalındı. Kapıyı
açtıklarında iki kadın ve bir erkekle karşılaştılar. Kendilerini örgüt militanı
olarak tanıtan bu kişiler yiyecek istiyordu. Üzerlerinde kot pantolon ve deri
ceket, ellerinde de uzun namlulu silahlar vardı. Köye iki otomobille
gelmişlerdi.
Araçlarına giderken kendilerini köyün köpeklerinden koruması
için Bahri’nin de kendilerine eşlik etmesini istediler. Aracın yanına
geldiklerinde Bahri’yi araca bindirip götürdüler. Bahri’den haber alamayan
ailesi OHAL Valiliğine, DGM savcılığına, Merkez Komutanlığına, Alay
Komutanlığına ve Cumhuriyet Savcılığına başvuruda bulundu ancak sonuç alamadı.
Olaydan 20 gün sonra Kuşlukbağı köyü korucularından Nafiz
Çelik, aileye Bahri’yi jandarmada gördüğünü, para karşılığında yardımcı
olabileceğini, Yüzbaşı Mithat Gül’ün de dahil olduğu 4 kişilik bir ekip
olduklarını söyledi.
Kardeşini arayan Naif Kağanaslan Diyarbakır Merkez Jandarma Karakol Komutanı
Yüzbaşı Mithat Gül ile görüştü. Mithat Gül
ona “sen korucu olmadıkça ve köyü koruculaştırmadıkça Bahri’yi
göremeyeceksin” dedi. Ailesinin tüm girişimlerine rağmen Bahri Kağanaslan’dan
bir daha haber alınamadı.
Artık
yeter 30 yıldır süren
cezasızlık son bulsun: Baki Kağanaslan’ın
akıbeti etkin bir biçimde soruşturulsun, failleri yargılanarak
cezalandırılsın.
Kaç yıl geçerse geçsin; Baki Kağanaslan için, tüm kayıplarımız için, adalet
istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda
olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.
Cumartesi Anneleri
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi
Gözaltında Kayıplara karşı Komisyon