İnsan Hakları Derneği
İnsan Hakları Derneği
Haksız ve Hukuki Dayanaktan Yoksun Yargı Kararlarını Protesto Ediyoruz! Hatice Onaran Yalnız Değildir!

Terörün Finansmanı Yasası kapsamında uzun süredir hapishanelerdeki mahpuslara para yatıran ailelere, vasilere, avukatlara, yakınlarına ve insan hakları savunucularına yönelik yargısal baskılar sürdürülmektedir. Kişiler gözaltına alınmakta, haklarında davalar açılıp, cezalar verilmekte, “Teröre Finansman Sağlamak” suçlamasıyla tutuklamalar gerçekleşmektedir.


Oysa mahpuslara para yatırmak “Hükümlü ve Tutukluların Emanete Alınan Kişisel Paralarının Kullanımına Dair Yönetmelik” çerçevesinde yapılmaktadır. Yönetmeliğin 5. Maddesine göre; “Banka ve posta aracılığıyla gelen veya ziyaretçiler tarafından hükümlü ve tutukluların nam ve hesabına yatırılan paralar, idarece görevlendirilecek bir personel tarafından alınarak kaydedilir. Müdürü bulunan kurumlarda, hükümlü ve tutuklular hiçbir şekilde yanlarında nakit para bulunduramaz.”

Mahpusun hesabına yatırılan paranın nasıl harcanacağı da aynı yönetmeliğe göre düzenlenmiştir. Yönetmelik Madde 8’e göre; “Müdürü bulunan kurumlarda kalmakta olan hükümlü ve tutukluların yapacakları harcamalar, nakit hareketi olmaksızın tutulan kayıtlar üzerinden gerçekleştirilir. Hükümlü ve tutuklular, Bakanlıkça belirlenen haftalık limit dâhilinde, nakit hareketi olmaksızın, elektronik para ödeme sistemi bulunan kurumlarda bu sistem aracılığıyla, diğer kurumlarda doğrudan emanet para hesabından kantin hesabına aktarılan para üzerinden harcama yaparlar. Emanet para hesabında para bulunmaması ya da mevcut paradan daha fazla tutarda alışveriş yapılmak istenmesi veya Bakanlıkça belirlenen haftalık limitin aşılması durumunda ihtiyaç istem formu işleme konulmayarak kendisine bilgi verilir.”


Yönetmeliğin 12. maddesine göre; “Hükümlü ve tutuklular emanet para hesabında biriken faiz gelirleri ile ilgili olarak ceza infaz kurumları lehine açık feragatte veya hibede bulunabilir. Bu paralar hükümlü ve tutukluların eğitim ve sosyal ihtiyaçlarının karşılanması ile iyileştirilmeye yönelik faaliyetlerde eğitim kurulu kararı ile kullanılır. Faiz gelirlerinden yapılan harcamalar, belge ve faturalara dayandırılır ve bir dosyada korunarak denetimlerde ibraz edilir. Faiz gelirleri, birinci fıkrada belirtilen amaçlar dışında kesinlikle kullanılamaz.” Bu maddeye göre de mahpusların hesaplarındaki paralardan faiz geliri elde edilmektedir.

Mahpusların paraları üzerinde bir tasarruf edinebilme hakları bulunmamaktadır. Doğal olarak da mahpusların para hesapları normal bir banka hesabı gibi düşünülemez. Paranın kullanım tasarrufu tamamen idarenin yetkisindedir. Kullanımı yönetmelikçe belirlenmiş olan mahpuslara yatırılan para “Terör Örgütünün Finansmanı” olarak değerlendirilemez. Mahpuslar, tüm haklarını cezaevi yetkilileri ve görevlileri aracılığı ile kullanabildiklerinden dolayı hapishanede terör örgütü olduğu varsayımından yola çıkılarak para yatıranlara karşı yargı baskıları kabul edilemez.

Son olarak İHD İstanbul Şube Hapishane Komisyonu Üyemiz Hatice Onaran aynı suçlamayla aldığı cezanın onanması nedeniyle hapishaneye konulacaktır. Suçlama yine “Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkındaki Kanuna Muhalefet”tir. Çalışma arkadaşımız Hatice ONARAN ile ilgili verilen mahkûmiyet kararının hiçbir hukuki temelinin bulunmadığı açıktır. Kararın maksadı, mahpusların hapishanede ekonomik ve sosyal haklarından mahrum bırakılmasıdır.

Başka bir boyutuyla da Türkiye’deki güdümlü yargı organları maalesef Türkiye’nin taraf olduğu “BM Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Uluslararası Sözleşme” ve 7262 sayılı kanunu, devletin sırf uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından (Moody's, Standard and Poor's, Duff & Phelps, Fitch IBCA ve Thomson Bankvvatch gibi) aldığı kırık notları düzeltmek ve sıcak para sıkışıklığını aşmak için amacına aykırı bir şekilde kullanılmasına alet olmaktadır. Normalde çetelerin kara para işlemlerini ve daiş gibi örgütlerin ekonomik kaynaklarını kısmak için getirilmiş düzenlemeleri manipüle ederek demokrat ve muhalif kurumların/kişilerin çalışmalarını sekteye uğratmaya çalışıyorlar .Mevcut yargı pratiği Hatice Onaran gibi binlerce kişiye haksız bir şekilde dava açarak, uluslararası kredi kuruluşlarına biz devlet olarak “terörün” finasmanıyla mücadele ediyoruz bizim kredi notumuzu yükseltin mesajı vermeye çalışıyor ve bu uluslararası kurumlar da bu uygulamaya maalesef çanak tutuyorlar.

Hukuksuzluğun geldiği boyut öyle derindir ki; 60 yaşında ve ağır hasta (kolon kanseri tedavisi görüyor) olan Hatice Onaran, kanunlara uygun biçimde para yatırma işlemi gerçekleştirdiği için hayati riski olan hastalıkları dikkate alınmadan hapishaneye konulacaktır. Ayrıca çalışma arkadaşımızın heyet raporuyla yüzde 79 oranında engelli olduğu uzman hekimlerce tespit edilmiştir. Ömrünü hapishanelerdeki hak ihlalleri ile mücadeleye adamış Hatice ONARAN, şimdi hasta mahpus ve engelli bir yurttaş olarak hapse girecektir. Çalışma arkadaşımız Hatice ONARAN hapishaneye girmesi durumunda yaşam hakkını tehdit edecek birçok olumsuzlukla karşılaşabilecektir.

Başta Adalet Bakanlığı, Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesi Başkanlığı ve Yargıtay Başsavcılığı olmak üzere bütün ilgili kamu görevlileri Hatice ONARAN hakkındaki bu hukuksuzluğu düzeltmek için harekete geçmek zorundadır. Sadece basit bir hatayı düzeltme değil, ahlak açısından da kabulü mümkün olmayan bir durumu düzeltmek söz konusudur. Adalet arayan, hukukun üstünlüğüne inanan ve ülkede yaşayan insanların insanlık haysiyetine yakışır biçimde yaşamalarına hürmet eden herkesin bu karara karşı çıkması, tepki göstermesi gerekmektedir. Barolar, barolar birliği, demokrasi ve adalet arayışındaki kişi ve kurumlar ve en başta da siyaset kurumu bu vahim hukuksuzluğa karşı seslerini yükseltmelidir.


Kamuoyunu, medyayı ve bütün ilgilileri seslerini yükseltemeye, harekete geçmeye davet ediyoruz.

 

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ